Türkiye’de Gençlik – Beklentiler, Problemler ve Düşünceler
- Yazar : SAMİ ŞENER
- Ürün Kodu: 9786054194360
- ISBN: 9786054194360
- Stok Durumu: Stokta Var
98,00TL
140,00TL
Ayrıntılı Bilgi: Gençlik; büluğa erme sebebiyle, biyolojik ve psikolojik bakımdan çocukluğun sonu ile toplum hayatında sorumlul..
Ayrıntılı Bilgi:
Gençlik; büluğa erme sebebiyle, biyolojik ve psikolojik bakımdan çocukluğun sonu ile toplum hayatında sorumluluk alma dönemi olan 12-24 arasında kalan yaş grubudur.
Gençlik aslında kendi kafasında neden, niçin ve nasılların başladığı dönemdir. Bazı soruların kendi kafasında yer bulduğu dönem. Gençlik bu dönemde “niçin ve nasıl” diye sorar. Yani daha çok sorunlara ilgi duymağa başladığı, bazı şeylerin gerçeğine parmak bastığı dönem.
İşte gençlerin bakışlarından bir-kaç örnek:
“Türkiye'de bir sopa var. Çocuk küçüktür, baba sopayı gösterir, arkasından büyürsün, hocan sopayı gösterir. Biraz daha büyürsün, ‘şunu söyleyeyim’ dersin, bu arada sana 16-17 yaşına geldiğinde sürekli söylenen bir şey vardır: ‘Yarınlarımızın güvencesi sensin!’ ‘Vatan sana emanettir!’ Bu sözlere bakarak kendine güven hissedersin. Tam söylemeye başlarsın, ‘pat’ diye bir sopa çıkar karşına. Hep sopa yiyoruz velhasıl!..”
“Hep Türk Gençliğine misyon verilmiş. Gençlik kendi adına, Türkiye toplumu da kendi adına bir şey yapmamış. Hep dışından kendisine yüklenilen misyonu yerine getirmeye yönelmiş.”
Bu cümleler, genç insana verilmeyen “söz hakkı” ve bunun sonucunda ortaya çıkan silik şahsiyetlerin yetiştiği, özgürlüklerin kısıtlandığı ortamı anlatması bakımından son derece önemli tesbitlerdir.
Gençliğin kendi dışından, kendi adına, fakat görüşleri alınmaksızın bir takım kararlara katılması mümkün görünmez. Özellikle kendi kişiliğinin ve problemlerinin farkında olan genç insanlar, görüş ve düşüncelerinin de dikkate alınmasını isterler. Ayrıca, büyüklerin kendi haklarında öyle "alel-usûl", düşüncesizce birtakım programlar yapmaları da pek hoşlarına gitmez.
Gençlik aslında kendi kafasında neden, niçin ve nasılların başladığı dönemdir. Bazı soruların kendi kafasında yer bulduğu dönem. Gençlik bu dönemde “niçin ve nasıl” diye sorar. Yani daha çok sorunlara ilgi duymağa başladığı, bazı şeylerin gerçeğine parmak bastığı dönem.
İşte gençlerin bakışlarından bir-kaç örnek:
“Türkiye'de bir sopa var. Çocuk küçüktür, baba sopayı gösterir, arkasından büyürsün, hocan sopayı gösterir. Biraz daha büyürsün, ‘şunu söyleyeyim’ dersin, bu arada sana 16-17 yaşına geldiğinde sürekli söylenen bir şey vardır: ‘Yarınlarımızın güvencesi sensin!’ ‘Vatan sana emanettir!’ Bu sözlere bakarak kendine güven hissedersin. Tam söylemeye başlarsın, ‘pat’ diye bir sopa çıkar karşına. Hep sopa yiyoruz velhasıl!..”
“Hep Türk Gençliğine misyon verilmiş. Gençlik kendi adına, Türkiye toplumu da kendi adına bir şey yapmamış. Hep dışından kendisine yüklenilen misyonu yerine getirmeye yönelmiş.”
Bu cümleler, genç insana verilmeyen “söz hakkı” ve bunun sonucunda ortaya çıkan silik şahsiyetlerin yetiştiği, özgürlüklerin kısıtlandığı ortamı anlatması bakımından son derece önemli tesbitlerdir.
Gençliğin kendi dışından, kendi adına, fakat görüşleri alınmaksızın bir takım kararlara katılması mümkün görünmez. Özellikle kendi kişiliğinin ve problemlerinin farkında olan genç insanlar, görüş ve düşüncelerinin de dikkate alınmasını isterler. Ayrıca, büyüklerin kendi haklarında öyle "alel-usûl", düşüncesizce birtakım programlar yapmaları da pek hoşlarına gitmez.